Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
KULP İLÇESİNDE ORMAN KADASTRO DAVALARI
2010 yılına kadar, Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde ve köylerinde tarla, arsa ve evlerin, arazilerin kadastro ölçümleri yapılmamıştı. Bu nedenle bu bölgede kadastro tapusu yoktu.
Buna rağmen mülk sahiplerinin elinde, Osmanlı Devlet Tapusu (1926 yılına kadar verilmiş tapular), zabıt tapusu, 1926 yılından sonra T.C. devletince verilen tapu kayıtları, tesbit veya halk arasında ölçüm şerit denilen zilliyetten gelen arazilerin, tarlaların, çiftçi tarafından kullanım belgesine sahip olan mülk sahipleri maliyeye vergilerini öderdi.
Babam Hacı Şeyh Fehmi Eren’in bu tapu belgeleri mevcuttu. Kimi Osmanlıca Kimi Türkçe alfabesiyle yazılıydı. Bu arazilerin vergilerini aksatmadan mal müdürlüğüne öderdi.
2007 yılında Kulp ilçesinde kadastro bürosu açıldı. Arazi sahibi olduğumdan kadastro bürosu yetkilisinden yetki aldım. Tapu idaresinden; “Adınıza olan tapu kayıtlarını isteyeceğiz, bunlara göre sizleri bilgilendireceğiz. “ dediler. Bu arada Tapu Kadastro Müdürlüğü Kadastro ölçümlerini özel bir firmaya ihale etti. İlgili Kadastro firması arazi ölçüm haritalarını, krokilerini tamamlayınca bu belgeleri, haritaları Diyarbakır Orman Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne gönderdi. Orman Müdürlüğü Hazro Şube Müdürlüğü bu haritalardan orman bölgelerini tespit etti, işaretledi. Bu işaretlemeler arazide olmadı. Dağ bayır gezmeden, incelemeden, bürokratların sıcak odalarında masalar üzerinde, ellerindeki kırmızı kalemlerle daireler çizerek, orman alanlarını sanal olarak belirlediler. Masa başında binlerce hektar orman keşfettiler, keyif aldılar. Oysa ki orman diye çizdikleri alanlar halkın yüzlerce yıl önce kurulmuş evleri, köyleri, bahçeleri, bağları, dedelerinden miras kalan tapulu, tespitli, kullanımdan gelen mülkleriydi.
Kadastro teknik elemanları, köy muhtarı, bilirkişi ekibi, arazi sahipleri bizzat tarla başında yer tespiti yapmaya başlayınca her yerin orman olduğu anlaşıldı. Mülk sahipleri bir sürprizle karşılaştı. Kadastro teknikerleri orman sayılan yerleri ölçüm dışı bıraktı. Artık itiraz edilecek bir merci yoktu. İtiraz eden mülk sahiplerine Kadastro Mahkemesinin yolunu gösterdiler. İşte bu rivayet, bu hikaye böyle hatalarla başladı.
Bu yanlış asılsız orman alanları çizimi nedeniyle arazi sahipleri yıllardır işlerini güçlerini bırakarak Kulp Kadastro Mahkemesi koridorlarında, avukat bürolarında değerli vakitlerini heba ettiler. Bu nedenle maddi manevi sıkı8ntılar yaşadılar, işlerinden oldular. Kulp ilçesi Kadastro Mahkemesi dosya arşivleri rafları yıllardır onlarca, yüzlerce devlet-vatandaş arasındaki orman dava dosyalarıyla doludur. Güvenlik, iklim koşulları keşiflerin yapılmasını engellediğinden, hakimlerin atamalar nedeniyle sıkça değişmesinden, dava ile ilgili belgelerin Orman Müdürlüğü’nden geç gelmesi gibi nedenlerden davalar yıllarca devam etmekte, vatandaşın mağduriyeti artmakta, zorluklar yaratmaktadır.
Orman Bölge Müdürlüğü bütün bu hatalarını, eksikliklerini 1952 yılında yapılan uçaktan çekim haritalarına bağlıyor. 1952 yılında Türkiye’de renkli film, resim, harita, kroki yoktu. Siyah beyaz çekimlerden orman, bağ, bahçe, kavaklık, meyve bahçeleri nasıl ayırt edilebilir? Hangi teknikle, methotla orman alanlarını tespit ettiniz? Bunu bir brifingle açıklasanıza!
Bunu arazisini, bağını, bahçesini, tapulu mülkünü bir kalemde orman alanı olarak kayıtlara geçtiniz. Bilimsel gerçekler ile açıklamalısınız. Vatandaşı ikna etmelisiniz. Halk bu çalışmanıza inanmıyor. Bu mülkler devletin verdiği tapu kayıtlarına göre özel mülktür. Dedelerinden miras kalmış ekip biçtikleri arazilerdir. Bu bariz hatanın bir an önce düzeltilmeli, çiftçinin zararları telafi edilmelidir. Bunun için ortak akılda buluşulmalıdır. Mevcut davalar uzlaşı işe çözümlenmelidir.
ÇÖZÜM: Orman Bakanlığı ile mülk sahiplerini davalı duruma getiren bürokratların masa başında çizdikleri, yerinde inceleme-araştırma yapmadıkları, belirledikleri alanları mülk sahiplerinden gizledikleri görülmektedir. Bu konu adet bir rant, çıkar haline gelmiştir. İlgililer mahkeme seyrini değiştirecek çelişkili raporlar düzenleyerek sorunun daha karmaşık hale gelmesine sebep olmaktadırlar. Mahkeme safhasının uzamasının da nedeni budur.
Diyarbakır Orman Bölge Müdürlüğü, Orman Bakanlığı bu konuda yerinde araştırma yapmalıdır. Bunun sonucuna göre akademisyenler, tarım kooperatifleri, muhtarlık, bilirkişiler, mahalli kurumlar mağdur edilmiş arazi sahiplerinin katılımıyla biz uzlaşma zemini hazırlamalıdır. Arazi sahipleri bu uzlaşmaya hazırdır. Davaların bitmesini istemektedirler.
Orman olarak gösterilmiş bu araziler tapulu, zilliyetli, tarla, bağ, bahçe vs. asıl sahibine verilmelidir. Orman veya orman vasfını taşıyan alanlar ise bakanlık ve çiftçiler ile birlikte bozulan orman alanlarını orman haline getirmek için ortak çalışma yapılmalı, meşe ağaçları dikilmeli. Böylece yıllardır atıl kalmış üretim dışı araziler tekrar ekilip biçilmelidir. Böylece hem çiftçi kazanç elde eder, hem yurt ekonomisine katkı sunulur, toprak erezyondan kurtarılır. Böylece Kulp Kadastro Mahkemesi’ndeki onlarca dava dosyası çözülür.
Bakanlık böyle bir çalışmayı uygun görür, uygulamaya çalışırsa örnek köy olarak Konuklu (Duderya) seçilmelidir. Konuklu köyü davalı-davasız arazi sahipleri bu konuda uzlaşmak için hazırdır, çözüm beklemektedir. Bu çiftçilerin sesini Ankara’ya duyurmak için milletvekillerimizin de bu soruna eğilmelerini, konuyu gündeme getirmelerini, çözüme katkı sunmalarına arz ediyorum. Böylece mülk sahibi çiftçiler ile Orman Bakanlığı davalı olmaktan arındırılacak, çiftçinin devletine olan bağlılığı, saygınlığı güçlendirilecektir.
Umarım www.duderyadiyari.com sitesi çiftçimizin sesini çığlığını ilgili kurum ve kuruluşlara duyurur.
Taki EREN
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Ömer TURGUT
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Tıp Fakültesi Öğrencisi Zana ERDOĞAN
|
|
Uzm. Dr. Funda KEÇELİ
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Uzm. Dr. Funda KEÇELİ
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Mehmet YÜCE
|
|
Eğitimci Nejdet ÖZGÜLER
|
|
Eğitimci Nejdet ÖZGÜLER
|
|
Yüksek Hemşire Nurten EREN GEBOLOĞLU
|
|
Araştırmacı Yazar Mazhar KARA
|
|
Araştırmacı Yazar Mazhar KARA
|
|
Sosyal Hizmet Uzmanı Fatoş EREN SATICI
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Av. Leyla Naz EREN
|
|
Ramazan KAYA
|
|
İnşaat Mühendisi Eyüp COŞKUN
|
|
Araştırmacı Ömer TURGUT
|
|
Abdulhalık Seyda
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Endüstri Mühendisi Roza EREN
|
|
SSK Uzmanı Aytekin ÖZTÜRK
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Yüksek Hemşire Nurten EREN GEBOLOĞLU
|
|