Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
İSLAM DİNİNDE MEDRESELERİN ÖNEMİ
İslam dininde kuruluşundan beri öğrenme, okuma, ilim, eğitim gibi kavramlara çok önem verilmiştir.
‘’İlim Çin’de bile olsa öğren.’’, ‘’Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.’’,’’Bilenler ile bilmeyenler hiçbir olur mu?’’gibi hadis ve özdeyişler bu döneme aittir. İslam dininde eğitim sürecinin başlangıcı Hira mağarasındaki tebliğ ile başlar. Cebrail: ‘’Oku, yaradan Rabbinin adıyla oku!’’ der. Buna göre ilk öğretmen Cebrail’dir, ilk öğrenci de Hz. Muhammed (s.a.v)’dir.
İslamiyet’te ilk basamak eğitim, okuma, öğrenme, bilgilenme ile başlar. İlk senelerde evsizler için ayrılmış bir binada SUFFE ismi ile okuma-yazma başlamış; esir ve kölelerden okuma-yazma bilenlere öğretme görevi verilir. Bu iş karşılığında azad edilirlerdi.
İslam dini Arabistan’dan kısa sürede geniş bir coğrafyaya yayıldı. Bu geniş coğrafyada çok sayıda halk, değişik kültür, gelenek-görenek ve dini inançlar vardı. İslam dini felsefesini bu değişik kavimlere iletmek gerekiyordu. Eğitilmiş İslam dini felsefesini bilen donanımlı insanlara ihtiyaç duyuldu. Bunun için aılan eğitim kurumlarına medrese dendi. Medrese Arapçada ‘ders’ kelimesinin kökünden gelmektedir. Ders verilen yere ‘medrese’; ders verenlere ‘mele, seyda, alin, müderris’ gibi unvanlar verilirdi. Öğrenmek isteyen, eğitilen kişilere ‘fakı, talebe, şagırd’ denirdi. Ders verilen sınıflara ‘hücre’ denirdi.
Emevi ve Abbasi İslam devletleri döneminde eğitime çok önem verilirdi. Özel bir mimarisi oluşturuldu. Eğitim ihtiyacına cevap verecek binalar yapılmıştır ve bunlara ‘külliye’ ismi verilmiştir. İslam halifeleri ülkelerindeki ve yöredeki alim, bilim insanı, sanatkar, şair, yazarları ülkesine davet etmiştir, onlara önem verip saygınlık kazandırmıştır.
İslam halifeleri Bağdat, Şam, Kahire, Basra, Medine, Kerkük, Diyarbakır gibi şehirlerde medrese binaları ve kütüphaneler yaptırdı.
Yunanca, Yahudice, Arapça, Farsça, Çince, Kürtçe, Hintçe vs dillerde yazılan eserlerin çevirisi yaptırıldı. Aristotales, Sokrates, Diyojen gibi Batı filozoflarının eserlerini inceletip Arapçaya tercüme ettirdi. Bu eserler medreselerde ders olarak okutuldu.
Bu dönemde bilime ulaşmak için adeta seferberlik ilan edilmiştir. Kendilerine imkan ve değer verilen, önemsenen bilim ve sanat insanları değişik kültürleri adeta harmanlamıştır. Bu çalışmalardan kültür ve medeniyetin, sanatın her alanında başarılar elde edildi. Bu bilgiler kısa zamanda İslamiyetin yayıldığı en uzak diyarlara bile ulaştırıldı.
Bilim insanları yeni görüşler ve düşüncelere ulaştı. Bu İslam medreselerinde okuyanlar ilmi tartışmalara girdi. Bilimsel tartışmalar ve görüş aykırılıkları İslamiyet’te mezhep ayrımına sebep oldu. Çok sayıda görüş ve mezhep ortaya çıktı. İslam dini felsefesi Kur’an ve hadislere uygun olan mezhep ve düşüncelerden dört tanesi hak mezhep olarak kabul edildi. Bunlar;
1) Şafii
2) Hanifi
3) Maliki
4) Hambeli’dir.
Bunların dışındaki mezhepler ise kabul görmedi.
İSLAMİYET’TE TARİKATLARIN YERİ VE ÖNEMİ
Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından Arap yarımadasında başlatılan ve kısa sürede geniş bir alana yayılan İslam dini çok sayıda kültüre sahip halk kitlelerince benimsendi. Çin, Hint, İran, Türk, Kürt, Afrika’daki halklar; Arap kültürü ve İslam felsefesi ile tanıştı. Bu kültürler ve halk kitleleri birbirinden etkilendi ve kültür kaynaşması yaşandı. İslam dini inancı ve felsefesini bu halk kitlelerine tanıtmak, onları İslam dinine davet etmek için medreseler etkin bir rol oynadı.
Bu geniş coğrafyadaki kültürler İslam alimleri tarafından yeniden yorumlanıp tartışmaya açıldı. Bu yorumlardan görüş ayrılıkları oluştu. Daha önceki dini inançlarda da bu hadiseler meydana gelmiştir.
İslamiyet’teki tarikatlar İslam alim ve düşünürleri arasındaki yorum ve görüş ayrılıklarından çıkmıştır.
Kur’an ve hadislere bağlı kalınarak İslam felsefesi etrafında fikirler yürütülmüştür. Bu düşünceler sebebiyle tarikatlar ortaya çıkmıştır.
Kur’an’a, Kur’an ayetlerine, hadislere bağlı İslamiyet’in temel prensiplerine uygun kalan tarikatlardan bazıları şunlardır:
1) Nakşibendi Tarikatı
2) Kadiri Tarikatı
3) Mevlevi Tarikatı
4) Rufai Tarikatı
5) Halveti Tarikatı
6) Hizbûl Tahrir Tarikatı
Bunlardan Nakşibendi Tarikatı’nın önemini ve görüşlerini açıklayacağız:
Nakşibendi Tarikatı; İslamiyet’in İran, Irak, Kürdistan, Suriye ve Anadolu coğrafyasındaki halklar arasında yayıldı. Bu tarikat; İslamiyet’te diğer tarikatlar arasından en çok benimsenen tarikattır. Nakşibendi Tarikatının kurucusu Buhara kentinde doğmuş ve türbesi de oradadır. Asırlık dut ağacı altında sadelik örneği olan mezar taşında şu ifade yazılıdır: ‘’Burası 1318 yılında buradaki mübarek Kasr-ı Arifan köyünde doğan baba Muhammed Semmasi ile Emir Külal tarafından eğitilen, hakikatlarin kaşifi ve Hakk’ın halk üzerindeki delili olan 1389 yılında vefat eden Seyyid Muhammed oğlu Seyyid Muhammed Bahueddin’in nurlu kabridir.’’ şeklinde yazılı bir kitabe yer almaktadır.
Nakşibendi Tarikatı 15. yüzyıldan itibaren Anadolu’da ve Osmanlı devletinde hızla yayıldı. Özellikle Osmanlı padişahları ve uleması(alimleri) arasında etkin oldu. Şafii mezhebi ve Nakşibendi Tarikatı mensubu olan Kürt İslam alimlerinden Halil-i Bağdadi fıkıh ve itikattaki üstün bilgisinden dolayı Osmanlı padişahları ve ulemasının bu tarikatı benimsemelerinde etkisi oldu.
Osmanlı padişahlarının hocaları genellikle Nakibendi Tarikatına mensupturlar.
Farsça ‘’Nakş-Bend’’ kelimesii nakşeden, işleyen, süsleyen (kalplere giren, işleyen) anlamına gelmektedir. İslam felsefesini, düşüncesini isanların kalbine işleyen, rahatlık ve huzur verendir.
Seyyid Muhammed Bahueddin’in türbesindeki sadelik insanlara huzur vermektedir. Kurucusu olduğu tarikatın felsefesinde sadelik, kolaylık, alçakgönüllük; inançta kolaylık sağlamaktadır. İslam dinine ulaşmada teferruat ve fuzuli yasaklardan uzaktır. Dini vecibeleri yerine getirmeyi kolaylaştırır.
Halka ağır vergi yükleyen ve angarya getiren, Hakk’tan ve hakikatten uzak, zalim yöneticilere karşıdır. Bunun için siyaseti önemser ve haksız ve adil olmayan yönetimlere karşı tavır almayı önerir. Bu anlayışları nedeniyle Nakşibendi tarikatı siyasete yakındır ve İslamiyet’te en etkin tasavvuf ve fikir akımıdır.
Kur’an ve hadislere bağlıdır. 14. yüzyıldan beri Doğu ve Güneydoğu’da, Kürdistan’da, Mezopotamya’da, Anadolu’da bulunan halklar arasında yaygındır.
Nakibendilik yöre kültürüne uyum sağlamıştır. Nakşibendi Tarikatına bağlı çok sayıda tekke, dergah ve cemaat vardır. Cumhuriyet döneminde tekke ve zaviyeler kapatılmıştır. Buraların başında bulunan aileler Şark Islahat Kanunları ile Batı illerine sürgün edilmiş veya İstiklal Mahkemelerinde yargılanıp zindanlara atılmış ya da idam edilmişlerdir.
Türkiye’de bulunan başlıca Nakşibendilik tarikatı, tekke ve cemaatler şunlardır:
1) Zilan Tekkesi
2) Arbasiler
3) Menzilciler
4) Hazneciler
5) İskender Paşa Cemaati
6) İsmail Ağa Cemaati
7) Küfreviler Tekkesi
8) Gausçılar Tekkesi
9) Erenköy Tekkesi
10) Duderi Tekkesi
Bu tekke ve zaviyelerin dışında çok sayıda cemaat ve değişik isimler taşıyan kurum ve kuruluşlar mevcuttur.
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Ömer TURGUT
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Tıp Fakültesi Öğrencisi Zana ERDOĞAN
|
|
Uzm. Dr. Funda KEÇELİ
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Uzm. Dr. Funda KEÇELİ
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Mehmet YÜCE
|
|
Eğitimci Nejdet ÖZGÜLER
|
|
Eğitimci Nejdet ÖZGÜLER
|
|
Yüksek Hemşire Nurten EREN GEBOLOĞLU
|
|
Araştırmacı Yazar Mazhar KARA
|
|
Araştırmacı Yazar Mazhar KARA
|
|
Sosyal Hizmet Uzmanı Fatoş EREN SATICI
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Av. Leyla Naz EREN
|
|
Ramazan KAYA
|
|
İnşaat Mühendisi Eyüp COŞKUN
|
|
Araştırmacı Ömer TURGUT
|
|
Abdulhalık Seyda
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Endüstri Mühendisi Roza EREN
|
|
SSK Uzmanı Aytekin ÖZTÜRK
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Araştırmacı Tarih Öğretmeni Taki EREN
|
|
Yüksek Hemşire Nurten EREN GEBOLOĞLU
|
|